Miroğlu: AKP’yi statüko içinde tutmak isteyenler var
Van Büyükşehir Belediyesi’ni yüzde 55’ten fazla oy alarak kazanan DEM Parti adayı Abdullah Zeydan’a mazbata verilmemesi başlayan Van tartışması AKP içerisinde Kürt sorunu, demokrasi ve özgürlüklere ilişkin bir tartışma başlattı.
AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Orhan Miroğlu, dün bir açıklama yaparak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Mehmet Uçum’un Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) mazbatanın Abdullah Zeydan’a verilmesi kararını eleştiren AKP’lileri hedef alan sözlerine tepki göstermiş, “Partinin kurucusu arkadaşlarımız ve vekillerimiz susturulacaksa parti içindeki Kürt aktörlerin fikirlerini ifade etmelerini nasıl bekleriz?” ifadelerini kullanmıştı.
AKP içindeki görüş ayrılıklarını iyice ortaya çıkaran bu açıklama sonrası Orhan Miroğlu, yaşanan gelişmelerle ilgili DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
Miroğlu: Bu vasatlık rahatsız edici
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum, Zeydan olayı ile ilgili olarak “Tamamen hukuki bir süreç yaşandı. Bu hukuki süreci daha tamamlanmadan ‘ayaklanma’ çağrılarıyla istismar eden terör örgütünü ve legal görünümlü uzantılarını meşrulaştırmaya çalışanların devlet de toplum da farkında” demişti. Uçum, sözlerini “Muhalefetin tüm aktörlerinin ve daha çarpıcısı iktidar içinde yer aldığı kabul edilen ve neoliberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim etmişlerin Van olayında aldıkları tutumların kaydedildiğini de herkes fark eder” diye sürdürmüştü.
Başdanışman Uçum’un bu sözlerinin partinin misyonu ile bağdaşmayan bir açıklama olduğunu belirten Miroğlu, şu eleştirileri yöneltti:
“Parti içindeki Kürt aktörlerin, onun da sayısı, konuşanların demek istiyorum, zaten biri ikiyi geçmiyor. Mazbata verilmesine gelince fikirlerini paylaştılar. O kadar! Hadiseler büyünce ve hiç hoş olmayan görüntüler meydana gelince Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcımız Hayati Yazıcı bu ‘cinnet halinden’ duyduğu rahatsızlığı ifade etti ve YSK kararını olumlayan bir paylaşım yaptı. Nasıl oldu anlayamadım, bir arkadaşımız da devlet adına konuşma misyonuyla hareket etti, parti içindeki neoliberallerin kaydı tutuluyor anlamında partinin misyonuna ve reformcu kimliğiyle pek de bağdaşmayan bir paylaşım yaptı” dedi.
“Üstlendiğimiz görevler ne olursa olsun, aynı siyasi camianın mensuplarıyız” diyen Miroğlu, “Birimiz devlet adına, birimiz parti adına konuşursa kafalar karışır. Böyle bir üslup ters gelir ‘demokratım’ diyen herkese” görüşünü dile getirdi.
Miroğlu, “Söylemek isterim ki, ilerleme, demokrasi ve iki yüzyıllık modernleşme ve AB istikametinden şaşmayan çözüm odaklı bir devlet aklına kimse karşı olmaz, ben olmam şahsen. Ama bu vasatlık rahatsız edici. Siyasi akıl bana göre ‘devlet aklı’ dediğimiz aklın gerisinde seyreden bir akıl değildir, öyle düşünen herkesin varacağı yer darbeleri meşrulaştırmak olur. Sözlerimize ve üslubunuza dikkat etmek zorundayız” yorumunu yaptı.
“AKP’de yeni bir özeleştiri ve muhasebe süreci nasıl işleyecek?” sorusuna da Miroğlu, “Partiyi mevcut halde, yani bir bakıma statüko içinde tutmak isteyenler olacak. Bunlar pek bir şey olmamış gibi davranacak olanlardır. Ama bu yanlış olur. AK Parti’nin 2028’den zaferle çıkması için ciddi ve cesur bir muhasebeye ihtiyaç var” diye yanıt verdi.
DEM Parti’ye de eleştiriler yöneltti
Van Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan ile ilgili memnu hakları iadesi süreciyle ilgili olarak da “Van’dan hoş kokular gelmediği tespitinde bulunan Miroğlu, yanıt bekleyen çok sayıda soru olduğunu söyledi ve DEM Parti’ye de eleştiriler yöneltti:
“Zeydan’a haklarını iade eden mahkeme tarihlere nasıl bakmamış? Diyelim ki onun gözünden kaçtı, peki talepte bulunan avukatlar sonucun böyle olacağını bilmiyorlar mıydı? Sonra YSK nasıl oluyor da seçme ve seçilme hakkını elde etmemiş bir adayı, üstelik sarf ettiği sözlerle kamuoyunun iyi bildiği bir ismin adaylığını onaylar? ‘PKK sizi tükürüğüyle boğar’ gibi hiçbir demokratın, sivil siyasetçinin söylememesi gereken bir sözü söylemiş. Elbette DEM Parti de Abdullah Bey dışında bir aday bulabilirdi. Hoş bir süreç olmadı. Mahkeme ve YSK sorumludur ama bu başvuruyu yapanlarda hiç mi hata yok?”
“Bölgede yeniden bir kayyum dönemi görecek miyiz?” sorusuna da Miroğlu, “Olmamasını temenni ediyorum. AK Parti bu dönemin sonucunda ortaya çıkan tabloyu ve sonucu muhakkak iyi analiz edecektir, etmeli. Bu muhasebeyi sadece AK Parti’de değil DEM de yapmalı” yanıtını verdi. Miroğlu, seçimden sonra meydana gelen sokak hareketlerinin hayra alamet olmadığını söyleyerek “Silah elde sokağa çıkıp gösteri yapmak, güvenlik güçlerine meydan okumak, 2015 yıllarını hatırlattı bölge halkına. Çok söyledik ama olmuyor, DEM’in PKK’dan uzak durması gerekiyor. Aynı suya ikinci kez girmeye kalkışmak çok tehlikeli” ifadelerini kullandı.
“Van’da yaşananları Kürt sorunu açısından nasıl değerlendirdiği” sorusuna yanıt veren Miroğlu, “Van’da yaşananlar hiç şüphesiz bu sorunun bir parçası olarak okunabilir, hatta ayrı düşünülemez bile” dedi. Seçim sonuçlarının 2015 seçimlerinin sonuçlarıyla benzerlik gösterdiğini kaydeden Miroğlu, AKP’nin bölgedeki rolünün iyi analiz edilmesi gerektiğini söyledi:
“Her iki seçimin sonucunda da AK Parti’nin oy kaybettiği görüldü. Seçmen her iki seçimde de DEM’e rağbet etti, ama ilkinde büyük bir hayal kırıklığı yaşandı. Yerel yönetimlerde ve bir yıl sonra yapılan genel seçimlerde DEM (o zaman HDP) halkın iradesini ve verdiği yetkiyi demokrasi yönünde kullanamadı. Süreç PKK’nın stratejilerine ve çıkarlarına heba edildi. Bu siyasi hafızaya bakıldığında, AK Parti’nin bölgedeki siyasi gücünün zayıflamasının veya güçlenmesinin demokrasi için olumlu manada ne kadar önemli olduğunun iyi analiz edilmesi gerekir.”
“Liberal-Devletçi” tartışması büyür mü?
DW Türkçe’nin edindiği bilgiye göre bir süredir hem parti içinde hem de Beştepe’de “liberal” olarak adlandırılan kanat ile “devletçi” olarak adlandırılan kanat arasında görüş ayrılıkları yaşanıyor. Parti içinde 2019 yerel seçimlerinin ardından başlayan bu ayrışmada o dönemki kaybın da iyi okunmadığı ve sürecin bu noktaya geldiği düşünülüyor. 14-28 Mayıs seçimlerinde yaşanan problemlerin de seçim kazanıldığı için gözardı edildiği, 2024 yerel seçimlerinin göz göre göre geldiğini düşünen AKP’liler de var.
Geçmişte kendilerinin “CHP zihniyeti” olarak yorumladıkları “devletçi” yaklaşımlara bugün AKP’nin sahip çıkmasının kabul edilemez olduğunu savunan bir AKP kurmayı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Devlet ve millet arasında milletin yanında durduk ve kazandık” sözlerini hatırlatarak “Doğru bir tespit. AK Parti milletten uzaklaşıp devletin yanında yer aldı. Neden sandığa insanlar gitmedi, bunu iyi analiz etmemiz gerek. Ak Parti iktidarlarının en büyük iddiası neydi, vesayeti bitirmek değil miydi? Bu böyleyken neden Avrasya, Putin gibi vesayet modellerini örnek alıyoruz. Görüyoruz ki; Külliye’den ahkam kesenler bu süreçlerin mimarıdır” ifadelerini kullandı.
AKP içerisindeki tartışma nasıl başladı?
31 Mart yerel seçimlerinin ardından Van’da İl Seçim Kurulu, seçimi yüzde 55 gibi büyük bir farkla kazanan DEM Parti adayı Abdullah Zeydan’ın seçilme haklarının iadesi kararını kaldırarak mazbatanın AKP adayı Abdulahat Arvas’a verilmesine hükmetti. Protestolara yol açan karara karşı, başta CHP ve TİP olmak üzere birçok muhalefet partisi tepki gösterdi. YSK’ya yapılan itiraz sonrası Van İl Seçim Kurulu’nun kararı kaldırıldı ve mazbatanın Abdullah Zeydan’a verilmesine karar verildi.
YSK kararı sonrası AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı “cinnet hali sonlandı” derken bu paylaşımı daha sonra sildi. Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Başkanvekili ve Erdoğan’ın danışmanı Mehmet Uçum ardından tartışmaya yol açan açıklamasını yaptı.
Uçum’a sert bir yanıt da AKP MKYK Üyesi Aziz Babuşcu’dan geldi. Babuşçu, “Devlet farkında, devlet okudu, not edildi, kaydedildi, devlet haddini bildirir! Bu anlayış bize uymaz, bizi temsil edemez. Milletin Evi’nden millete parmak sallayamazsınız! Haddinizi aşıyorsunuz” ifadelerini kullandı.
DW Türkçe’ye sansürsüz nasıl ulaşabilirim?